Bekleme Süreleri: Hastanın İlk İzlenimini Belirleyen Alan
- Sena KOCABAS
- 1 Ara
- 1 dakikada okunur
Çünkü hasta, sizin ne kadar profesyonel olduğunuzu daha tedavi başlamadan anlıyor.
Bir sağlık kurumuna gittiğinizde yaşadığınız ilk duygu çoğu zaman tedaviyle değil, bekleme anıyla ilgili olur. İster kabul masasında, ister poliklinik önünde…Saatte gözün takılır, etrafa bakarsın, içerideki hareketi anlamaya çalışırsın.
İşte hasta tam da bu anda kurum hakkında karar vermeye başlar.
Bekleme süresi uzun olduğunda sadece zaman kaybolmaz; güven de yavaşça azalır. Çünkü hasta şöyle düşünür: “Burada işler kontrol altında değil galiba…”
Bekleme Süresi, Hastanın Gözünde Ne Anlama Gelir?
Aslında çok basit: Düzen mi var, yoksa karmaşa mı?
Hızlı ve akıcı bir akış varsa hasta rahatlar. Ama gecikme varsa, duygu hemen değişir; sabırsızlık, tedirginlik, belirsizlik…
Bu duygular, tedavinin kalitesi ne olursa olsun deneyimin üzerine gölge düşürür. Yani “iyi hizmet” bile uzun bir bekletmenin açtığı boşluğu tamamen dolduramaz.
Peki Bu Sorun Nasıl Çözülür?
Bekleme sürelerini yalnızca hızlanarak değil, akıllı planlayarak azaltabilirsiniz.
1. Gerçek yoğunluğa göre randevu düzenlemek
Her hekimin ortalama işlem süresi bellidir. Planlar bu süreyle uyumlu olmadığında domino taşı gibi gecikme başlar.
2. Hasta akışını görünür kılmak
Kayıt → yönlendirme → muayene → ödeme… Bu zincirde nerede takılma olduğunu bilmeden hiçbir şey düzelmez.
3. Hastaya net bilgi vermek
Bekleme süresinin tahmini bile söylenmiş olsa, hasta süreyi daha kontrollü deneyimler.
4. Küçük dijital dokunuşlar
SMS bilgilendirmeleri, ekran yönlendirmeleri, online check-in… Bunlar sadece süreci hızlandırmaz; stresi de azaltır.
Bekleme Süresi Bir Detay Değildir
Hastanın zihninde kurumun “düzeni”, “hızı” ve “ciddiyeti” tam da bu alanda şekillenir.
Profesyonel çalışan kurumlar bunu bilir: Bekleme anını yönetmek, hastanın güvenini yönetmektir.





Yorumlar